"Şey. Başlangıcı ve bitişi itibariyle, bütünüyle O'ndan meydana gelmiştir. Emrin bütünü O'ndan başladığı gibi O'na döner. (ve ilallahi turce ul umur {Âli imran - 109 Bakara - 210}) diye ifade edilir."

Emr
Tekvini emir -> Meşiyyet (Kurb-u Feraiz)
Teklifi Emir -> İrade (Kurb-u Nevafil)

Haktan gelen bir ruh kabul etmesi, cilalanmış aynanın görüntüyü kabul etmesi gibidir. Aynada ki görüntü nasıl aynaya ait değilse, Alemde ki görünen isim ve sıfatlar da aleme ait değildir. Alem isim ve sıfatların sergilendiği bir sahne gibidir, sahnede ki perde gibidir. Nasıl ki perdenin kendisine ait görüntüsü olmadığı için perdede görüntüler aks ediyorsa, aleminde kendisine ait bir anlamı; ruhu yoktur. Ay'ın kendisine ait ışığı olmadığı gibi. Arzulanan şeyin kendisine ulaştığımızda, o şeyde Arzumuzu bulamayışımız gibi. Aynanın yada perdenin gayesi ancak görüntünün aksetmesinden ibarettir.


"Kabul, düzenlenmiş surette, sürekli ve daimi olan tecelli akışını almasının yeteneğinin ortaya çıkmasıdır. Bu akış sürekli ve kesintisizdir. O halde geride yalnızca kabul eden vardır ve o da Hakkın en mukaddes feyzinden meydana gelmiştir."

"La ilahe illallah" Allahtan başka ilah yoktur. Alemde ilahilik yoktur, ancak alemde Allah'a ait hükümler görünür. Alem sürekli ve daimi olarak hükümlerin akışını kabul eder. Kişilerin rollerini ve bu rollerin hükümlerini kabul edişi gibi. Kişinin ebeveyn rolünü ve ebeveynliğinin hükümlerini kabulü gibi. Hükümler derken, kişide ortaya çıkan duygulardır. Annelik ve babalık duygusunun kişide hükmetmesi gibi. Duygular azaları yönetir. Gözün, Anne gözü olması, gözden gören bir duygunun hükmüdür. "işiten kulak, gören göz".